Yıldırım İnce: Kent Tutkunu Bir Sanatçının Oto Sanayi’den Güzel Sanatlara Uzanan Öyküsü

Yıldırım İnce kentin ruhunu tuvallerine aktaran, ona yeniden hayat veren bir sanatçı. Bir araba sevdalısı, woswos ile ise apayrı bir ilişkisi var. Yılıdırım’la yaşam öyküsüne ve sanatına dair güzel bir sohbet gerçekleştirdik.

 

Sanatla uğraşmaya nasıl başladın?

Sanatla tanışmam lise yıllarımdaki resim öğretmenimle aramızda geçen bir diyalog üzerine oldu ve sanata olan ilgimi keşfetmesiyle başlayan bir serüvene dönüştü. Bu serüvene atılmama katkısı olan bir diğer kişi ise babam. Babamın mesleğinin oto boyacısı olmasından ötürü bütün boş vaktimi onun iş yerinde, yanında geçirmem ve o boyaların renklerini tanımam, bir şeyleri boyama isteğime ve renklere daha fazla ilgi duymama sebep oldu.  Böylece bu oluşan ilgimi o zamanki küçük resim denemelerimde göstermeye çalıştım.

Güneş parçası-rev
Yıldırım İnce, Güneş Parçası, tuval üzerine akrilik

 

Woswos’a olan bu yoğun ilgin, tutkun nereden geliyor?

Resimlerimde birçok imgeyi seçebilirdim fakat ben woswosları tercih ettim, çünkü benim büyüdüğüm ortamın imgesiydi arabalar; benim için adeta yaşadığım hayatın bir parçası olmuştu. Küçüklüğüm babamla beraber sanayide iş yerinde çalışmakla geçti ve arabalara olan tutkumun oluşmasına ortam sağladı. Sonra Balıkesir Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde sanat eğitimime başladığımda okuldaki bir hocamın woswosu vardı ve benim arabalara olan bütün tutkum woswosa duyduğum bir heyecana doğru evrilmişti. Bir süre hocamın woswosunun bakımıyla, boyasıyla, tamiriyle babamla beraber ilgilenmiştik. Sanırım o zamanlar sevimli bir metal parçası olarak nitelendirilen woswoslara, kopmayacak büyük bir dostlukla ve heyecanla bağlanmıştım.  Gerçek tutkumun woswoslar olduğunu çok sonra fark etsem de benim için artık vazgeçilemez bir kimliğe bürünmüştü. Woswoslar için şu cümleleri söylemeden geçemeyeceğim; halk arasında sevimli olmasına rağmen devamlı sorun çıkaran araba olarak bilinse de sanılanın aksine çok dayanıklıdır; onun sayesinde bir oto tamircisi açacak kadar bilgi sahibi olursunuz. Görenlerin “ay aman ne şekeeer” nidalarından öte bir yaşam biçimidir; vazgeçilmezdir, dosttur, ruhtur, kimliktir, ayrı bir dünyadır. Sahibinin kişiliğine hemen uyum sağlar. Çoğunun ismi vardır. Sahipleri arasındaki dayanışma göz yaşartacak derecededir. Seveni için tutkudur woswos…

Yıldırım İnce, Metropol ve İtfaife, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 130x81cm, 2013
Yıldırım İnce, Metropol ve İtfaiye, tuval üzerine yağlıboya

 

Resimlerinin konusunu “kent mitolojisi” olarak tanımlıyorsun. Bunu biraz daha açabilir misin?

Kentler sadece yaşanan alanlar değil, imgelem ve temsil alanlarıdır; yaratıcı gücü uyarıcı alanlardır. Toplumun kentler hakkındaki imgelerini yaşanan pratikler kadar medya temsilleri de yapılandırır. Bir kentteki hareketli elemanlar, özellikle de insanlar ve onların faaliyetleri, fiziksel, sabit mekanlar kadar önemlidir. Biçimsel alandaki özgürlükler sayesinde eskiye ait her şey, resimler, lambalar, her türlü gündelik nesne yeniden üretiliyor, eş zamanlı olarak aynı kompozisyona dahil oluyor . Böylelikle sanat yapıtında yeniden üretilen nesneler gerçeklerinin yerini almış ve yeni birer kent mitolojisi oluşturmuş oluyor. Buradaki hedef tüm kentin seyirlik bir sanat nesnesi konumuna getirilmesi ve bu amaçla yaşam biçiminin estetize edilmesi.Kkent yaşamına ve sanata ilişkin tüm sınırlamalara karşı çıkarak kentte oluşum gösteren her şeyi seyirlik – sanatsal bir nesneye dönüştürmeye çalışırken hemen hemen bütün duygularımız devrededir ve kentin mitolojisi bütün bunların birleşimidir. Post-modernizmin en çok mimari ve buna bağlı olan kent olgusu üzerinden bir düşünsel çıkış sağlamasının temelinde de yukarıda belirttiğim hedefler ve süreçler yatar.

 

Özellikle ilgini çeken, merakını uyandıran, takip ettiğin sanatçılar kimler? Türkiye’den ya da yurtdışından olabilir.

Büyük bir merakla takip ettiğim sanatçıların başında Fotorealist yaklaşımın üstatlarından olan ve kendime en yakın bulduğum Amerikalı sanatçı Don Eddy geliyor. Onun peşin sıra yine özellikle ilgimi çeken İspanyol fotorealist genç sanatçılardan olan  Luis Perez. Ayrıca merakımı uyandıran, takip ettiğim diğer sanatçılar da Meksika’dan Kamalky Laureano, İngiltere’den David Earle, Amerika’dan  Reisha Perlmutter ve İspanya’dan Manu Campa.

Woswos Tatilde 25 x 25 cm Tuval Üzerine Akrilik Boya 2015
Yıldırım İnce, Woswos Tatilde, tuval üzerine akrilik

 

Metropol kavramına ilgi duyan bir sanatçı olarak İstanbul’a ilk kez ne zaman geldin? O günden bugüne kent nasıl bir dönüşüm yaşadı? Senin İstanbullu olmayı nasıl deneyimliyorsun?

İstanbul’a ilk kez 2006 yılında geldim. Önceleri bir metropol olarak tanımlasam da bu tanım zaman içinde değişti . Çünkü benim için İstanbul artık bir metropol değil megapol.  Metropol günümüzde bir ülkenin ya da bölgenin çevresindeki tüm kentsel ve kırsal yerleşim yerlerine ekonomik ve toplumsal açıdan egemen olduğu gibi, ülkenin başka ülkelerle her türlü ilişkisini de sağlayan çok büyük boyutlu kentlerine verilen bir ad. Örneğin New York dünyanın belli başlı metropollerinden biridir.  Ama Megapol nüfus artışı yüzünden şehirlerin yayılarak birbirine bitişmesiyle meydana gelen yerleşme alanı, birleşik şehir veya dev şehir olarak nitelendirilir. İstanbul da benim için böyledir; büyümesi kesinlikle engellenemeyen ve şehirleri birbiriyle birleştirerek dev şehir haline gelen, çarpık bir kent. Açıkçası önceleri İstanbul bana ürkütücü geliyordu, fakat zaman içerisinde farklı bir bağlılığım oldu. Galiba zamanla kenti daha fazla tanıma olanağım oldu ve tanıdıkça sevdim. Sanat yolculuğumda da bütün yollar İstanbul’a çıkıyordu, bunu yadsıyamazdım; ben de ayak uydurmaya karar verdim.

Yıldırım İnce, New York Harbor, Tuval Üzerine Yağlı Boya, 146x90cm, 2014
Yıldırım İnce, New York Harbor, tuval üzerine yağlıboya

Dünyada gitmek istediğin belli başlı kentler? Peki gittiğin ve en çok etkilendiğin kent(ler)?

Dünya üzerindeki bütün belli başlı metropollere gitmek ve görmek isterdim tabii ki, fakat bir sıralama yapmam gerekirse eğer listemin en başında A.B.D.’nin metropolleri gelir: Los Angeles, Chicago, San Francisco, Philadelphia, Boston, Washington, D.C gibi. Ama özellikle istediğim bir şehir var ki oda New York; benim için çok ayrı bir yeri var, görebilmek için tek özlem duyduğum kenttir. Bu duyduğum özlem de eserlerimde açık bir şekilde görülüyor. Bu güne kadar gidip de etkilendiğim pek fazla şehir olmadı, İstanbul dışında tabi ki…

IMG_2901
Yıldırım İnce yeni eserlerinden biriyle

 

    If your proposal is evaluable, a return will be made within 5 working days. If you do not get a response to your offer within 5 working days, it means that your offer is not likely to be evaluated.




      Teklifinizin değerlendirilebilir olması durumunda en geç 5 iş günü içerisinde dönüş yapılacaktır. 5 iş günü içerisinde teklifinize yanıt alamamanız teklifinizin değerlendirilme olasılığı bulunmadığı anlamına gelmektedir.