Geçmişe Temas Eden Resimler: İlsu Aslan

İlsu Aslan’ın resimlerinde geçmişin izlerini görmek, kokusunu duyumsamak mümkün. Sanatsal üretim süreci boyunca kendi hayatından, yaşanmışlıklarından yola çıkarak geçmişle bugün arasında bir köprü kuruyor. Geçmişe, hayata temas eden resimlerini kendine özgü üslubu ile inşaa ediyor. İlsu Aslan ile seriler halince ürettiği resimleri, üretimini tetikleyen unsurlar ve gelecek projeleri üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.

İlsu Aslan, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü, Mürteza Fidan Atölyesi’nde lisans eğitimi aldı. Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Plastik Sanatlar Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Çalışmalarını İstanbul’da sürdürüyor.

Sanatla olan ilişkin nasıl başladı? Hep resim üzerine mi yoğunlaştın?

Ailem sayesinde sanatın her dalıyla iç içe bir çocukluk geçirdim. Sanatla olan ilişkim hayatımın her evresinde vardı aslında. Sergi gezmek, tiyatro oyunlarına, film ve müzik festivallerine gitmek veya kültür sanat etkinliklerine dahil olmak rutinlerimizdendi. Bu sayede çok küçük yaşta her bir sanat alanından, önemli eserlerden ve sanatçılardan haberdardım. Daha sonraki yıllarda klasik piyano ve bale eğitimi aldım. Bu zamanlarda resim sanatına olan özel ilgim hep arka planda varlığını sürdürdü. Güzel sanatlar liselerinin varlığından haberdar olduktan sonra resim alanında ilerlemek istediğime karar verdim. Bu süreçte ailem, verdiğim tüm kararlarda bana destek oldu. Ankara Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nin Resim Bölümü’nü kazandıktan sonra da benim için resim eğitimi profesyonel anlamda başlamış oldu. Daha sonra Marmara Üniversitesi GSF Resim Bölümü’nü kazanmamla birlikte İstanbul’a geldim. Lisans bittikten sonra da Yeditepe Üniversitesi Plastik Sanatlar Bölümü’nde yüksek lisans eğitimimi tamamladım

Çalışmalarında zamansızlık, mekansızlık ve bellek kavramları ön plana çıkıyor. Özellikle ‘Biraz Muhabbet Edelim’ serisinde bu kavramların tümüne rastlamak mümkün. Bu seri nasıl ortaya çıktı?

Evet, çalışmalarım genel olarak bu kavramlar üzerinde ilerliyor. Bu kavramlar temelinde, kimi zaman geçmiş bir ana bakıp o anı kendi zaman diliminden çıkarıyorum. Kimi zaman da bunu yaparken, anlatımı, tek bir imge ve figür üzerinden gerçekleştiriyorum. Bu serinin oluşum süreci hem çok uzun hem de çok kısaydı diyebilirim. Biraz Muhabbet Edelim serisinin ilk çalışması üniversite dönemlerimde başka bir projem için yapmaya başladığım ve yarım bıraktığım bir çalışmaydı. Yıllarca yarım bir koltuk olarak tuval yüzeyinde kaldı. İlerleyen zamanlarda, çok fazla fotoğraf çektiğim bir dönemde, sokaklara atılmış koltuklara rastladım. Bu koltuklar evlerden çıkmış, yıllarca bulundukları alanlara tanıklık etmiş nesnelerdi. Hem kişisel hem de ortak bellek oluşturan bu koltukların; yıpranmış halleri ve belli dönemleri temsil ediyor olması bende belirsiz duyumsamalara sebep oldu. Sonrasında yıllardır yarım bıraktığım çalışmamı çıkardım ve tamamladım. Seri de bu şekilde devam etti.

İlsu Aslan – Biraz Muhabbet Edelim l

Kompozisyonlarında nostaljik bir tavır da bulunuyor. Bununla ilgili üzerine neler söylersin?

Çalışmalarımda kullandığım renkler, imgeler ve figürlerin geçmiş dönemlere ait referansları olması buna etken. Bakan kişide de bu tarz çağrışımlar olması mümkün. Geçmişe ait fotoğraf, film, bazı dönemleri ve nesneleri ilgi çekici bulabiliyorum. Bu ilgi tamamen düşünsel anlamda diyebilirim. Üniversite döneminden bu yana zaman kavramı, fotoğraf ve resim ilişkisi, benzeştikleri ve ayrıştıkları noktalar, göstergeleri, görme biçimleri üzerine araştırmalar ve okumalar yapıyorum. 2013-2019 arası eski aile fotoğraflarımı referans alarak ürettiğim, çoklu figürlerin bulunduğu seri çalışmalarımda, ele aldığım kavramlar gereği süreksiz, dondurulmuş anlara yeniden bakıp o anın göstergelerine ve zamanına müdehale edip, resimsel anlamda başka anlatımlarla yorumladım. Biraz Muhabbet Edelim serisinde ve portreler üzerinde durduğum güncel çalışmalarımda da yine geçmişle bir temas var. Yeni çalışmalarımda ise belli belirsiz detaylarla resme sızdırdığım ironik anlatım ve sorgulama biçimini daha belirgin bir yorumlamayla gösteriyorum. Fakat temelde çalışmalarım belli kavramlar arasında sorgulayıcı tutumlarla ilerliyor.

Art50.net’te yer alan çalışmalarında renk paletin son yıllarda değişmiş ve insan figürleri de eklenmiş. Bu süreç nasıl gelişti?

2013 yılından bu yana figür ağırlıklı resimler yapıyorum. Biraz Muhabbet Edelim serisinde üzerinde durduğum konu ve kavramları, imge görevi gören gerçekliğini yitirmiş koltuklar, bir diğer deyişle nesneler üzerinden anlattım. Genelde çalışmalarımın her serisi birbirini destekleyen çizgide. Çalışmalarımın sorgulamaları ortak kavramlarda birleşiyor. Son dönemlerde yaptığım çalışmalar ise portre üzerine, tek figürlü anlatımlar. art50.net’de yer alan ve üretimlerime farklılık getiren yeni çalışmalarımdan, Ona Söyle I ve II’de arkası dönük figürler görüyoruz. Bu figürler, yaşamın her alanında karşılaştığımız muhatap bulamama problemine temas ediyor. Diğer çalışmalarımla olan ortak noktası ise geçmiş bir döneme ait üniformalı figürler olması. Yine art50.net’de yer alan Orman adlı çalışmamda olduğu gibi yakın zamanda dahil olacak Hayal Meyal adlı çalışmamda da bir figürün hatırlamaya çalıştığı bir mekan ile figürün bulunduğu zaman diliminin ayrıştırıcı noktasını göreceğiz. Dolayısıyla paletime de yeni anlatımlarla birlikte yeni renkler de eklendi.

Sanatsal üretim sürecinde seni tetikleyen, besleyen unsurlar neler?

Görsel, düşünsel, fikirsel birçok şey etkiliyor aslında. Çoğu disipline ilişkisel bağlarla yaklaşıyorum. Örneğin, izlediğim bir filmin alt metni, sembolik anlatımı veya resimsel bulduğum bir sahne, bende birçok yeni fikir oluşturabiliyor. Aynı durumu eski bir fotoğrafa bakarken de yaşıyorum. Bununla birlikte gündelik hayattan, kitaplardan, arşivlerden, kültürden de besleniyorum. Dolayısıyla tetikleyici birçok veriden bahsetmek mümkün.

İlsu Aslan – Hayal Meyal

Özellikle takip ettiğin, işlerini çok beğendiğin ve seni etkileyen sanatçılar kimler?

Bu konuda beğeni yelpazem oldukça geniş diyebilirim. Birçok dönemden, birçok üsluptan beğendiğim, nitelikli bulduğum isimler var. Buna günümüz sanatı da dahil. Beğendiğim eserler genelde gizli dili olan, imgeler üzerinden anlatımı derin, göstergeleri ise bakan kişiyi belirsiz noktalarda bırakan eserler oluyor. Bahsettiğim bu noktaları da birbirinden farklı dönemlere ait çoğu eserde yakalayabiliyorum. Eserlerinden çok etkilendiğim sanatçılardan bir kısmını saymam gerekirse; Man Ray, Rene Magritte, Hanna Höch, Gerhard Richter, David Hockney, Mama Andersson, Bill Viola diyebilirim. İzleyiciyi bilinçli veya bilinçsiz bir yaklaşımla tanık pozisyonuna sokan bazı eserleriyle de; Frans Hals, Jan de Bray, Velazquez diyebilirim. Vermeer’in de eserlerindeki dondurulmuş an görüntüleri beni oldukça etkiler.

Art50.net ile nasıl tanıştınız? Türkiye’nin önde gelen sanat platformlarından birinde yer alıyorsun. Beklentilerin neler?

Herkes gibi art50.net’ten ben de haberdardım. Bünyenizdeki sanatçı arkadaşlarımın da art50.net’e olan memnuniyetleri hep dikkatimi çekiyordu. Ben de başvurmaya karar verdim ve bir süre sonra sıcacık bir geri dönüş yapıldı. Sanatçının görünürlüğünü sağlayan, çok çeşitli sanatçı seçkisiyle izleyiciyi ve sanatçıyı bünyesinde buluşturan, öncü niteliğinde online bir platform. Yollarımızın kesişmesinden dolayı çok memnunum☺

Sana çok büyük bir bütçe verilse ve bu bütçe ile sadece tek bir sanatçının eserini alabilecek olsan kimin eserini alırdın?

Kesinlikle Rene Magritte’in “Işık İmparatorluğu” adlı eserini almak isterdim. Rene Magritte’in eserlerini çok severim. Resmettiği gerçekçi görüntülerle anlatımındaki nesnelerin gerçekliğini sorgulatan tutumu beni ciddi anlamda etkiliyor. Özellikle almak istediğim resminin bende ayrı bir yeri var… Magritte resimleri hakkında “insanın sıklıkla yabancı olanı, bir düşünce oyunuyla tanıdığa dönüştürme eğilimi olduğunu, fakat kendisinin ise, tanıdık olanı yabancıya dönüştürmeye çalıştığını” belirtir. Resimlerinde de bunu görüyoruz, imgeyi gerçekliğin ötesinde bir sorgulamaya taşıyor.

Pandemi süreci üretimini nasıl etkiledi? Bu süreçte bir çok online sergi açıldı, online sergi deneyimleme fırsatın oldu mu?

Bu sürecin dünya genelinde çoğu noktada sarsıcı etkileri oldu. Pandeminin etkileri insanları ortak bir kaygıda birleştirdi, toplumsal ve bireysel anlamda herkesi özeleştiri yapmaya sevk etti. Ekonomi sarsıldı, işsizlik oranları daha da arttı. Sosyal hayat ve gündelik rutinlerin dengesi değişti. Bahsedilen sarsıcı etkilerin dışında ve en önemlisi de elbette sağlık. Bu kaygılar beni bireysel olarak ilk etapta çok etkilemişti. Fakat daha sonra çalışmalarıma konsantre olarak bu sürecin üretkenliğimi arttırabilmem için büyük bir fırsat olabileceğini fark ettim. Online sergi ve söyleşilere de katılım sağladım elimden geldiğince. Fakat sergileri online takip etmek beni çok tatmin etmiyor. Şimdilerde ise, sergilerde tedbirli ve sınırlı katılım sağlanıyor, bir yandan da online sergi sistemleri devam ediyor.

Son günlerde neler üzerine çalışıyorsun? Yeni projelerin, gelişmekte olan yeni fikirler var mı?

Son zamanlarda oluşturmakta olduğum yeni bir seri var. Bu seride daha çok belli kimlikler üzerinden ilerliyorum. Bunun haricinde yeni materyaller de deneyimlemek istiyorum. Henüz fikir aşamasındalar, tuvalin dışına çıkacak anlatımlarım ve projelerim olacak.

 

Röportaj: Sena Arcak Bağcılar

    If your proposal is evaluable, a return will be made within 5 working days. If you do not get a response to your offer within 5 working days, it means that your offer is not likely to be evaluated.




      Teklifinizin değerlendirilebilir olması durumunda en geç 5 iş günü içerisinde dönüş yapılacaktır. 5 iş günü içerisinde teklifinize yanıt alamamanız teklifinizin değerlendirilme olasılığı bulunmadığı anlamına gelmektedir.